Sosyalleşmede Güçlük Çeken Çocuklar
Gerek ailenin gerek okulun mükemmel hazırlanan bir oryantasyon sürecine rağmen çocuğunuz okula gitmekte direniyor mu? Bu sorunun cevabı bir çok fazla nedenden kaynaklanabilir fakat hadi gelin en sık karşılaşılan nedenlerin üzerinde duralım.
Sosyalleşmede direnen çocuklar psikolojik olarak belli konularda sorun yaşayan ve bu sorunlar ile yüzleşmek istemeyen çocuklardır. En sık karşılaşılan konular: yeni sınırları kabul etmeme, dürtüsellik, ebeveyn ile sağlıklı bağ kuramamış ve güven sorununu genellemiş, özgüven eksikliği yaşayan, akran ilişkisinden daha önce yoksun kalmış çocuklar okula alışma sürecinde ciddi anlamda direnebilir.
En sık görülen tepkiler: ebeveyne aşırı düşkünlük, uykuda sayıklama, alt ıslatma, ağlama krizleri, ağlamaya bağlı kusma gibi davranışlar gözlemlenir. Bu gibi tepkiler ailede nasıl karşılanmalı? Aile tarafından iyi gözlemlenmeli ve takibi yapılmalı okul ile paylaşılmalı. Aile bu süreçte soğuk kanlı olmalı ve okul öncesi süreçteki kadar ilgili olmalı ne daha fazla ne daha az ilgi. Her şeyin normal olduğunu yeri geldiğinde sözel olarak yeri geldiğinde davranışları ile hissettirimeli. Ailelerin bu aşamada ki panik davranışları veya çocuğun üzerine daha fazla üzerine düşmeleri çocuğun mevcut durumu algısında daha büyütmesine ve olumsuz davranışın pekişmesine neden olur. Aile soğukkanlı duruş sergilemek adına kayıtsızlığa düşmemeli çocuğun kaygısı dinlenilmeli ve tekrarlardan oluşmayan kısa öz ve net cevaplar verilmeli.
Son derece hassas olan bu süreç okul rehberliği, öğretmen ve aile işbirliği ile üstesinden gelmeli.
Ailelere düşen başlıca görevler nelerdir?
İlk olarak okulunu sevdin mi?, öğretmenini sevdin mi? Gibi doğrudan sorular sorulmamalı bugun sınıfta ne yaptınız? Okuldaki hangi oyuncak veya nesne dikkatini çekti? Gibi sorular sorulmalı bunun sebebi zaten inatlaşma döneminde olan çocukların okula uyum konusunda direnen çocukların ilk sorularda cevapları ailelerin dikkatini çekmek adına okulunu veya öğretmenini sevse bile hayır sevmedim gibi cevaplar verecektir, fakat okulda ne yaptınız hangi oyuncak dikkatini çekti sorula ile nasıl bir süreçte olursa olsun çevresine kayıtsız kaldı mı diye bakılmalı.
Ailelerin düştüğü en sık hatalardan biri ‘’yarın okula gelelim mi?’’ gelişim olarak okul öncesi inat döneminde ki çocuklar henüz kişiliklerini tamamlayamamıştır ve bir şeylere karar verme ihtiyacı vardır. Okula gitmek, doktora gitmek veya zorunluluk içeren yerlerde bulunmak çocuğun karar verebileceği bir konu değildir, bu gibi durumlara aile karar verir ve çocuk maruz kalır. ‘Yarında okula gidelim mi?’ sorusu sorulduğunda kendi karar verebileceğini düşünür ve çocuğun ‘hayır’ cevabı dikkate alınmadığında çocukta ebeveynlerine karşı güvensizlik duygusu pekişecektir. Doğru olan davranış zorunluluk durumlarında çocuğa sormamak yalnızca önceden kısa bilgi vermek onu bu duruma hazırlamak gerekmektedir.
Okula gideceği açıklanırken bu durum pazarlık halini almamadır. İkna etme çabasına girilmez çünki zorunluluk içeren bir durumdur. Ortada söz konusu bir pazarlık varsa kazanacak olan her zaman çocuk olacağı unutulmamalıdır. Zorunluluk durumları en fazla iki kere net ve özetle söylenmeli ve daha sonra konu kapatılmalıdır. Göz teması kurulmalı, aynı seviyeye inilmeli, ellerinden tutulmalı ve dürüst olunmalı sorulara mahal verilmemelidir.
Okul rehberliği, öğretmen ve aile aile hasas, istikrarlı yürütülen bu süreçte çocuğun anormal olarak adlandırdığımız davranışları günbe gün azalacak en az bir hafta en fazla üç ay ortalama ise bir buçuk ay gibi bir sürede aşılacaktır.
Sevgili anne babalar çocuğumuzu dünyaya getirmek ne kadar zahmetli bir süreç ise yetiştirmek çok daha zarmetli bir süreçtir. Her yaşın getirdiği süreçler sağlıklı bir şekilde aşılmalı ki hayata daha iyi hazırlanmış bireyler olabilsinler.
Anaokulları hayatın bir provasıdır. Okula düzenli gelen sorumluluk bilinci gelişmiş bir çocuk yetişkinlikte de sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanmayan bir birey olacaktır.
Sosyalleşme noktasında zorlanan çocuk anaokulunda bu sorununu yendiğinde gelecekte ruh sağlığından insan ilişkilerine kadar geniş bir alanda koruyucu etkisi olacaktır.
Yeni sınırları kabul etmeme, dürtüsellik sorunları anaokulu sürecinde alşılmadığı takdirde hayatı boyunca kendisini etkileyecek olan bir sorunla yaşamak zorunda kalır.
Ebeveyn ile güvenli bağ kuramamış güven sorunu genellemiş çocuklar ayrılıp-kavuşma anları ile bu sorunu ilk aşamada bilişsel seviyede sonra duygusal olarak belli oranda çözümleyebilir ve yetişkinlikte eş ilişkisinde, ebeveyn-çocuk ilişkisinde sağlıklı bağlar kurmasını sağlar.
Özgüven eksikliği yaşayan çocuk başarı duygusu, performansı ile yüzleşir ve yeteneklerini keşfedip bilişsel, psikolojik gelişimi sağlıklı ilerler.
Bir alanda daha önce fark etmediğiniz bir sorun veya yeni olan okula başlama sürecinde yüzleşmek zorunda kaldığınızda uzman desteği ile çözümlenmeli ilk öğrenme olan bu okul süreci çocuğunuzun hayatının geri kalanında ve sizin onun yanındaki duruşunuzu hep etkileyecektir. Sorunlardan kaçmak yerine doğru yollar izleyerek çözüm için çaba harcamak çocuğa yapılacak en büyük anne babalık görevidir.
Psikolog
Büşra Emekli Alkan
Bloglar
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik
19 Mayıs 1919, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi açısın tarihindeki dönüm noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı gün 19 Mayıs, aynı zamanda ülkemizde “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanır. Atatürk Millî Mücadele zamanında ülkenin geleceğinin gençler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımıştır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında…
Devamını Oku