Okullarda Oryantasyon Haftası
Uzun ve güzel bir tatilin ardından genelde daha motive ve daha dinlenmiş hissederek okullarımıza veya işimize başlamayı bekleriz fakat yoğun tempoya tekrar girdiğimizde ilk hissettiğimiz duygu yorgunluk duygusudur.
Yorgunluk hissi motivasyonumuzu iyice düşürür bunun sebebi dört haftadan daha uzun süreli bir ara verdiğimizde beyin ve metabolizma bilgi işleme kapasitesi bir ay boyunca %70 daha az çalışır.
Anaokullarında ise çocuklar çok heyecanlı gelmesine rağmen bir kaç gün sonra çocuklarımızın gitmekte direnmesi ana baba olarak bizleri şaşırtmakta bunun sebesi çocuğumuzun yeni bir tempoya, yeni bir ortama adapte olmaya direnmesi ve tepki göstermesidir.
Oryantasyon haftası okulun ilk haftası şeklinde adlandırılan bir süreç olmasına rağmen aslında bir ay kadar uzayabilir, bu çocuğunuzun yeni bir duruma ne kadar hızlı adapte olmasına bağlı olarak değişmektedir.
Çocuğunuzla daha önceki ayrılıklarında kaygısız ve problemsiz ayrılıyorsanız öğretmen ile güvenli bağ geliştikten sonra okula bırakma anında sorunsuz bir ayrılık olacaktır. Fakat daha önceki süreçlerde kandırarak, yalan söyleyerek, açıklama yapmadan, ağlayarak, rüşvet vererek, dikkat dağıtarak ayrılmak gibi bir öğrenmesi varsa okulda da ağlaması süpriz değil muhtemel bir durumdur.
Okula başlamadan önce ebeveyn çocuk ilişkisi dürüstlük üzerine kurulması en önemli adımdır. Oryantasyon sürecinde okula bırakma anında çocukta şok etkisi yapılmamalı, ilk bir kaç gün toplu yemek yemek, toplu uyumak gibi aktivitelere katılmadan ortalama 2 saat kadar bir süresınıf içi ve eğlence odaklı etkinlikler oluşturulup çocuğun okulun nasıl bir yer olduğuna dair kafasında bir fikir oluşturulmalıdır. Çocuk etkinlik anında ebeveyni ile çocuğun istediği zaman ulaşabileceği güvenli bir mesafede olunmalıdır. Çocuk kendini güvende hissettikçe ebeveyni görme ihtiyacı azalacak sınıfta durma süresi uzayacaktır.
Çekingen ve dışa dönük çocuk arasında elbette okula alışma noktasında belli bir fark olacaktır. Çekingen- içe dönük çocuklar için yeni bir ortama girerken motivasyon arttırıcı faliyetler yapılabilir. Dışa dönük çocuk ilk olarak girmekte zorlanmayabilir. Fakat tüm hazırlıklara ve oryantasyon sürecine rağmen bütün çocuklar ağlayıp direbilir peki bu durum nasıl aşılmalıdır? Bir çocuğun sınıfa girmek istememesi annesinden kopmak istememesi son derece doğal bir istekdir fakat bunu ne aşamada yaşadığı ve ne seviyede tepki verdiği önemlidir. Kısa kısa ağlama, ağlarken oynama yada bir sadece katılmak istemeyip sınıfı izlemesi normal tepkiler olarak karşılanabillir. Kriz şeklinde ağlamak, kendine veya etrafına zarar vermek, alt ıslatmak, kendini kusturma, gibi şiddetli tepkilerde oku rehberliği ile görüşülüp bireysel yol haritası çizilebilir.
Ailenin normal diye adlandırdığımız bu tepkiler karşısında nasıl bir tutum sevgilemeri gerekir? Sakin kalınmalı, çocuğa ne zaman isterse öğretmeninden izin alarak onnu görebileceği veya iletişim kurabileceği ve onu okul süresi dolunca gelip alacağına dair güven verilmeli. İlk günler bu yaklaşııma rağmen tepkisinin devam etmesi normaldir. Ebeveynlerin tutarlı davranışları ile çocuk bu bilgiyi pekiştirecek ve zamanla kabul edecektir.
Anne babanın burda sakin, tutarlı, güven verici duruşu en az okul ve öğretmenin çocuğa yaklaşımı kadar önemlidir.
Okulun ilk günleri motive edici aktivite olarak neler yapılabilir? İlk günler sevdiği bir eşyası, oyuncağını götürmesine izin verilebilir. Evde öğretmene hediye etmek üzerine bir resim çizilebilir. Annesine geri vermek üzere bir eşayının emanet edilmesi çocuk tarafından annesine geri gideceğinin tam olarak kavramasını sağlar. Okulda annesine göstermek için resim yapılabilir, resmin çocukların kaygılarını azalttığına dair ve ifade anlamında onlara farklı bir kapı açıp olumsuz duygularının sağaltılması için son derece etkili bir yöntemdir.
İlk günler sınıfta güzel vakit geçirdiği için okul çıkışlarında aile tarafından ödüllendirilebilir.
Okula oryantasyon süreci her çocuğun kendi algısına, karakterine göre farklı olmakta başka çocuklarla veya diğer kardeşleri ile kıyaslanmamalıdır. Bu önemli süreç uzun sürecek eğitim hayatının okula ilk adımını oluşturmakta ve çocuğun üzerinde önemli etkisi olmaktadır.
Psikolog
Büşra Emekli Aklan
Bloglar
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik
19 Mayıs 1919, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi açısın tarihindeki dönüm noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı gün 19 Mayıs, aynı zamanda ülkemizde “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanır. Atatürk Millî Mücadele zamanında ülkenin geleceğinin gençler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımıştır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında…
Devamını Oku