“Dürtüsellik neden sonuç ilişkisini düşünmeden harekete geçmektir. İnsan doğada prematüre doğan tek canlıdır. Beyin gelişimi anne karnında başlar ve 24 yaşa kadar tamamlanır. Dürtülerimizi kontrol edebilmek bizim insan olmamızın ilk aşamasıdır.
Bebeklik dönemlerindeki dürtüsellikleri biz anne babaların bebek ile iletişim kurmada ve ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir araçtır. Beyin gelişimi devam ettikçe aile,kültür ve çevre etkisi ile ben merkezcilikten yavaş yavaş uzaklaşır zamanla dürtülerini kontrol eder. Dürtü kontrolünü öğrenmiş bir birey ihtiyaçlarını ertelemeyi öğrenir, neden-sonuç ilişkilerini düşünerek hareket edebilir, hedefine strateji kurarak ulaşabilir.
Benlik gelişimi döneminde yaklaşık 2,5 yaşından itibaren isteklerini 3-5 dakikalık gecikmeler halinde gerçekleştirebilirsiniz. Bu dönemde onunda seçeneklerinin olduğunu bellir bir çerçevede hissettirebilirsiniz burada ölçülü olmak önemli. Sınırlarının sonsuz olduğunu düşünen çocukların davranışları ise zamanla dürtü kontrol bozukluğuna doğru giden bir tabloda seyrederler.
Dürtü kontrol bozukluğu ileriki yaşlarda hayatını ciddi etkileyen bir problemdir. Dikkat eksikliği ve özgüven eksikliği gibi problemlerden daha ciddi bir problemdir. Aşırı hırs, çok inatçı olmak hayatı yaşanmaz hale getirebilir. Kişilik oluşumu tamamlandığı için bu gibi kişilik özellikleri şiddetini artırarak devam eder.
Geçmiş yıllarda ekonomik ve kültürel nedenlerden dolayı önceki nesillerde sevgi eksikliği oluştu. Bu nesil büyüdü ve sevgi eksikliğini telafi etmek için yeni nesille her şeyi ölçüsüz vererek telafi etmeye çalıştı fakat sonucunda çocuklar tek başına oyun kuramaz hale geldi ve doymak bilmeyen ilgi açlığı oluştu.
Nedenleri:
- Ölçüsüzlük, aşırı tüketim, kuralsızlık, sınır belirlememe, aşırı izah, gerektiği durumlarda hayır denilmemesi,
- Son araştırmalarda aşırı glikoz tüketimi ile dürtüselliğin arasında pozitif bir korelasyon olduğu ortaya çıkmıştır.
Belirtileri:
- Erteleyememe, zevki erteleyemez.
- Çelinebilirlik, bir işle uğraşırken başka bir işe kolay geçebilir.
- Kurallara uymama, kural tanımamazlık.
- Aşırı cesaret, her şeyi yapabilme isteği.
- Dürtüselliğin seviyeleri
- Seviye ‘dur, yapma’ dan anlamıyorsa,
- Seviye sürekli ilgisi değişiyorsa,
- Seviye aşırı cesaretliyse,
- Seviye hazzını erteleyemiyorsa, dürtü kontrol problemine sahiptir. Dördüncü seviyede ilaç ve psikoterapi alması gerekmektedir.
- Ailelere iş bölümünde pastadan büyük bir pay düşmektedir. Bu süreçte tutarlılık davranış kazandırmak için en önemli etkendir.
Dürtü kontrol probleminin bozukluklara dönüşmüş halleri;
- Kişilik bozuklukları,
- Piromani – yangın çıkarma,
- Kleptomani-hırsızlık,
- Öfke kontrol bozuklukları,
- Obsesif kompülsif bozukluk,
- Küfür etme isteğini durduramama,
- Satın alma hastalığı,
- Bütün bağımlılıklar,
- Trikotillomani – saç yolma,
- Onikofaji – tırnak yeme (dürtüsel kökenli),
- Kendine zarar verme hastalığı.
Çocuğunuzun dürtüsel olduğundan şüphe ediyorsanız:
Kural koyun, sevdiği bir şeye bir günlüğüne sınır koyun “bugün çizgi film izlenmeyecek” gibi bir kural koyabilirsiniz. Kuralınız ölçülü olmalı, çocuğunuzun bunun karşısında şansını denemesi doğaldır fakat öfkelenip kendisine zarar verecek kadar aşırı tepki göstermesi dürtüsünü kontrol edemediğinin kanıtıdır. Bu durumda psikologlardan ve psikiyatristlerden yardım almak gerekir unutulmamalıdır ki bu bir ekip çalışmasıdır aileye de önemli görevler düşmektedir.
Psikolog
Büşra Emekli Aklan
Bloglar
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik
19 Mayıs 1919, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi açısın tarihindeki dönüm noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı gün 19 Mayıs, aynı zamanda ülkemizde “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanır. Atatürk Millî Mücadele zamanında ülkenin geleceğinin gençler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımıştır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında…
Devamını Oku